Liderlik üzerine onlarca tanım yapıldı, kitaplar yazıldı, paneller düzenlendi. Ama belki de en sade ve en sarsıcı gerçek şu: Bir liderin en güçlü silahı konuşması değil, dinlemesidir. Çünkü ancak dinleyen lider anlayabilir. Anlayan lider ölçebilir. Ölçebilen lider ise yönetebilir.
Ne yazık ki pek çok yönetici, liderliği sadece karar vermek, yön göstermek, vizyon çizmek olarak görüyor. Oysa vizyonun anlam kazanabilmesi için önce karşındakini duyman gerekir. İnsanların ne düşündüğünü, ne hissettiğini, neye ihtiyaç duyduğunu bilmeden alınan kararlar; en fazla bir strateji olur, ama bir bağ kurmaz. Liderliğin özü ise bağ kurmaktır.
İyi bir lider; sadece performans tablolarını değil, çalışanının ses tonunu, yüzündeki yorgunluğu, söyleyemediklerini de okur. Bu, empatiyle başlayan, güvenle büyüyen ve etkiyle sonuçlanan bir liderlik modelidir.
Bir çalışan "beni duyuyorlar" diyebiliyorsa, orada bağlılık vardır.
"Benim fikrim değerlendirildi" diyebiliyorsa, orada aidiyet vardır.
"İçimi rahatlıkla açabiliyorum" diyebiliyorsa, orada psikolojik güvenlik vardır.
Ve işte o zaman, gerçek liderlik orada başlar.
Lider olmak, kürsüye çıkıp kalabalıklara seslenmek değildir.
Gerçek lider, en sessiz sesleri bile duymayı bilendir.
Çünkü dinlemek yönetmenin ilk aşamasıdır. Dinlemez isen ölçemezsin, ölçemez isen yönetemezsin.
© 2023. Pathika Danışmanlık Software Developer